Okuyucuyu, bir olay içinde yaşatma amacı güden anlatım biçimidir. Yazar, konuyla ilgili ana düşüncesini okuyucuya belirli bir olayı yaşatarak anlatmayı amaçlar. Öyküleyici anlatımın temeli eylemdir. Olay oryata çıkar, gelişir ve sona erer. Bir durumdan bir duruma geçme, bir aşamadan bir aşamaya geçme, yani sürekli bir devinim içinde olma, bu anlatımın en belirleyici özelliğidir. Birbiriyle bağlantılı, anlamlı bir bütün olan olay ve olgular, belirli bir zaman dilimi içinde verilir. Bu anlatım biçimi, öykü, roman, masal gibi olay yazılarının temel anlatım biçimidir.
"Köyde on gün kaldıktan sonra dostlar ve çocuklarımla vedalaşıp yola
çıkıyorum. İlk durak uzak yaylalar olacak. Uzun ve biraz da yorucu bir
yolculuktan sonra Teyran tepesine geldim. Epey yol aldıktan sonra at da
ben de yorulmuştuk. Başımı, ellerimin arasına alıp gözlerimi kapatarak
bir süre öylece kaldım. At beni anlamış gibi gelip durdu karşımda;
uysallaştı, başını önüne düşürdü. Sonra uzaklaştı."
"Kartaca-Roma Savaşı'nın sonunda Roma ordusu galip gelir. Roma komutanı
büyük bir törenle Kartaca'ya girer. Tam bu sırada bir kadın: "Komutanı
görmek istiyorum!" diye bağırır. Muhafızlar onu uzaklaştırmaya
çalışırken komutan: "Buraya getirin onu!" diye emir verir. Kadın
komutanın yanma getirilir. Komutan kadına isteğini sorar. Kadın, orada
bulunan askerlerden birini işaret ederek: "Bu askeriniz savaş sırasında
çocuklarımın elindeki son mısır ekmeği dilimini ellerinden alarak yedi
ve çocuklarımın ölümüne neden oldu. Bu askerin cezalandırılmasını
istiyorum." der. Komutan: "Bak, der, yalan söylüyorsan ölürsün." Kadın
iddiasında ısrar edince komutan kılıcını çeker, askerin karnını yarar ve
kadına dönüp haklıymışsın." der."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder